Masallara, hikayelere, tablolara konu olan gökkuşağı, şüphesiz büyük küçük herkesin görmekten büyük keyif aldığı bir yansımadır. Bünyesinde birçok renk barındırır ve bazı yağmur yağışları sonrası ortaya çıkar. Öyle ki eski çağlardan beri bazı inanışların konusu olmuş, sonuna gidildiğinde altın bulunacağı düşünülmüştür. Bu görsel şölenin de her şey gibi bilimsel bir açıklaması var. Gelin size gökkuşağının oluşumu en yalın haliyle anlamaya çalışalım.

Gökkuşağı Neden Oluşur?

Gökkuşağının oluşumunu basitçe açıklarsak; ışık ışınların, su damlalarından geçerken kırılması ve belirli bir açıda yansımasıyla meydana gelir. Işık ışınları, bir ortamdan geçerken başka bir ortamla karşılaştıklarında ya yansıyarak aynı ortamın içinde kalmak ya da kırılarak diğer ortama geçmek zorundadırlar. Yansıma halinde ışığın ara yüzeye geliş açısı ve dönüş açısı tamamen aynıdır. Fakat burda durum farklıdır, kırılırken açı değişmektedir. Bu kırılma açısı, ortamların kırılma indisleri ile belirlenir. Burada prizma mantığını düşünürsek daha kolay kavrarız.. Beyaz ışın bir taraftan girip, diğer taraftan renkli bir şekilde çıkar.

Gökkuşakları göründüğünün aksine tam bir çember şeklindedir. Ancak bizim bu şekilde görebilmemiz için Güneş’in ufukta 40 dereceden fazla yükselmemesi gerekir. İşte bu yüzden yeryüzünden bakıldığında yarım çember şeklindedir. Eğer yüksek bir dağın tepesine çıkıp bakarsak ya da yükseklerde uçan bir uçağın içinden bakarsak, gökkuşağını olması gerektiği gibi; tam çember şeklinde görebiliriz.